1. Haberler
  2. Sağlık
  3. Yağlı beslenme kanseri riskini artırıyor!

Yağlı beslenme kanseri riskini artırıyor!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala
ABONE OL

Meme kanserinin ortaya çıkmasını engelleyebilecek herhangi bir yöntem veya tedavi yoktur. Bu yüzden meme kanseri ile ilgili tüm eğilimler erken teşhis üzerine yoğunlaşmıştır.

Dünya üzerinde her 8 kadından 1’inin yakalandığı meme kanseri 40-45 yaş arasındaki kadınlar için en yüksek oranlı ölüm sebebi olarak biliniyor.

Meme kanseri her kadında ortaya çıkabilir. Bir takım riskler meme kanserinin rastlanma sıklığını arttırır. En önemli risklerden bir tanesi ailede meme kanseri bulunmasıdır.

Birinci derece yakınlarda (anne, kız kardeş) meme kanseri olması en büyük risk grubunu oluşturur. Bugün artık genetik incelemeler ile risk seviyesi de tespit edilebilmektedir.

Alkol kullanan, yağlı beslenme alışkanlığı olan insanlarda da meme kanseri riskinin arttığı bilinmektedir. Günümüzde meme kanseri daha çok günlük yaşam koşullarımız ve alışkanlıklarımızdan kaynaklanmaktadır.

Ne var ki günümüzde, meme hastalığı denince akla önce meme kanseri gelmektedir. Adı bile ürkütücü olan bu hastalık meme içerisinde sert şişlikler halinde kendini gösterir, bazen ağrılı olmakla birlikte çoğunlukla tamamen ağrısızdır.

Kontrol altında olmayan kadınlarda tesadüf eseri elle fark edilirler. Ancak bu şekilde fark edilen kanserler çoğunlukla fazla büyümüşlerdir. Meme kanserleri daha çok tek memede ve tek bir kitle halinde olmakla birlikte, iki memede birden veya tek memede birkaç yerde birden olabilmektedir.

Bu yüzden meme muayenesi ve tetkiklerinde mutlaka her iki memenin de ayrıntılı araştırılması yapılmalıdır. Meme kanseri yüzde 1 oranında erkeklerde de görülebilir. Ve kadınlarda olduğundan daha saldırgan seyreder. Kadında olduğu gibi tedavi edilir.

Meme içerisindeki süt bezleri ve kanallar nedeni ile değerlendirilmesi güç olan bir organdır. Bu yüzden kadınların elle muayenesi yetersiz kalabilmektedir. İşte bu noktada hekim muayenesi gereklidir.

Teşhiste birçok yardımcı yöntem daha vardır. Genel anlamda yüzde 100 kanser teşhisi sadece patolojik inceleme ile konabilir. Bunun haricindeki diğer yöntemler doğruluk oranı çok yüksek olsa bile kanaat belirtmekten öteye gitmez. Patolojik inceleme; cerrahi müdahale ile bizzat kitlenin çıkarılması, iğne biyopsisi ile kitleden parçalar alınması ve meme ucu akıntılarının incelenmesi ile yapılabilir.

Yine inceleme yöntemleri arasında meme MR’ ı değerli katkılar sağlar. Ama tüm teşhis yöntemleri bir cerrah tarafından yerinde kullanıldığı taktirde değer taşır ve doğru sonuca ulaşır. Meme kanseri kuşkusu halinde en sık başvurulan yöntem; lokal veya genel anestezi altında kitlenin çıkarılarak, hemen o anda hazır bulunan patolog tarafından parçanın inceleme ve değerlendirmesinin yapılmasıdır.

Sonucuna göre ya ameliyat sonlandırılır veya kanser teşhisi konmuşsa gerekli ameliyat yapılır. Ameliyat sırasında, yayılma durumunu anlamak için mutlaka koltuk altı lenf bezlerinden de örnekler alınır.

Meme kanserinde ameliyatla iş bitmiyor. Hormon tedavisi kanser tedavisinde ilk adımdır. Çıkan kanserli parça üzerinde, kanser teşhisi konmakla kalmayıp, hormon tedavisinden de fayda görüp görmeyeceğine dair tahliller de yapılır ve fayda göreceği düşünülen hastalara östrojen hormonunu baskılayan ilaçlar verilir. Bu ilaçlar hastaların sağlıklı kalma sürelerini, hayatta kalma sürelerini ve hayat kalitelerini arttırır.

Radyoterapi ve Kemoterapi, hatta akıllı ilaçlar uygun meme kanseri hastalarında, korkutucu adına ve istenmeyen yan etkilerine rağmen yukarıda sayılan faydalarından dolayı vazgeçilmez tedavi yöntemleridir. Modern kanser ilaç tedavileri ve modern radyoterapi meme kanserinin tedavisinde başarısını ve güvenilirliğini her geçen gün daha da arttırmakta, meme kanserinde nüks, komplikasyon ve ölüm riskini azaltmaktadır.

Meme kanserinin ortaya çıkmasını engelleyebilecek herhangi bir yöntem veya tedavi yoktur. Bu yüzden meme kanseri ile ilgili tüm eğilimler erken teşhis üzerine yoğunlaşmıştır. Erken teşhisin de ilk ve en önemli adımı hastaların bilgilendirilmesi ve eğitilmeleri, kendi kendilerini muayene etmeleridir.

Hekimler hastalardan teşhis koymalarını değil, kendi memelerini muayene etmelerini, memelerini tanımalarını ve bir kitle veya anormallik fark edince de müracaat etmelerini beklemektedir. 20 yaşından itibaren her kadının, her ay, adetinin bitiminden sonraki hafta içinde kendini muayene etmesi önemli ve gereklidir.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Yağlı beslenme kanseri riskini artırıyor!
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Otuz Dört - Dünya'dan Haberler ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin