Dünyada 700 binden fazla kişinin hayatına mal olan koronavirüsle mücadelede son dönemde alınan tedbirlere uymayan kalabalık görüntüleri dikkat çekiyor.
Koronavirüs tedbirlerini hiçe sayan yüzlerce kişinin iskelede vapura koşması, plajlarda sosyal mesafeyi umursamayan kalabalıklar, sokakta maske takmadan dolaşanlar, düğünlerde kol kola halay çekilmesi akıllara “Artık koronadan eskisi gibi korkmuyor muyuz?’ sorusunu getirdi.
İnsanların en büyük korkularından biri kaybetme korkusudur. Genel olarak toplumdaki kurallara ve maske takmaya uyumun azalmasının en önemli sebeplerinden biri de insanların özgürlüklerini kaybetme korkusu.
Bir süre sonra bazı kişiler hastalık ve tehlikeyi umursamaz hale gelebiliyor. Sabırla sürece adapte olabilmeyi başaranlar ise psikolojik olarak sağlam kalabilenler oluyor.
Pandemide psikolojimizi nasıl rahatlatırız?
Yaşanılanları kabullenin. Hayatta bazı şeylerin kontrolünüze olamadığını fark edin ve artık kendinizi suçlamaktan vazgeçin.
Varoluşsal amacınızı bulun
Motivasyonunuz düştüğünde, kendinize bunu niye gerçekleştirmeniz gerektiğine yönelik anımsatmalar yapın.
Bunu devam ettirdikçe, değerlerinize yönelik kişisel gelişimi artırırsınız ve düşüncelerinizde hataya yer açmamış olursunuz.
Mükemmelliyetçilikte ölçülü davranın, hiçbir şeyde abartıya kaçmayın.
Tamamlanmamış vazifelerin insan psikolojisinde ciddi bir yıpratıcı etkisi olduğunu göz önünde bulundurun.
Şimdiye dek ertelediğiniz ne varsa yapılacaklar listesi şeklinde organize ederek odaklanın, eylem planı çıkarın ve yavaş yavaş da olsa bir yerden başlayın. Adım adım ilerleyin.
Sahip olamadıklarınıza üzüntü duyarak ve kendinize, partnerlerinize, ebeveynlerinize kızarak süreci daha da zorlu hale getirmeyin. Sağlıklı bir psikolojinin, minnettarlık denklemiyle çalıştığını göz ardı etmeyin.
Kendinize şu soruları sorun: Kendimi ve etrafımdakileri memnun ettiğim neler var? (Örneğin, saygı duymak, empatiyle yaklaşmak, değer göstermek), Kendimi ve etrafımdakileri memnun hissettirdiğim neler var? Bu ikisinin dengeli olmasında özenli olun. Sizi memnun eden şeyleri bulmakta zorluk yaşıyorsanız, depresif bir dönemden geçiyor olabilirsiniz. Destek almayı ihmal etmeyin.
Kendinizle baş başa kalma fırsatı bulduğunuzda, aslında kim olduğunuzu deneyimleyin. Sosyal statünüzden, ebeveyn/eş/çalışan ve benzeri kimliklerinizden arınarak bir an için de olsa kendinizle yüzleşin.
Kendinizi olduğunuz gibi kabul edin. Daha iyi bir insan olmanıza eşlik eden kimler, hangi durumlar olduğunu görün. Kimseden şefkat beklemenize gerek kalmadan, özünüzü yargılamadan, öz-şefkati deneyimleyerek kendinize layık olduğu şefkati verin.
Mutlaka yürüyüşleri artırın, özellikle sabah erken saatlerdeki ve akşam serinliğindeki yürüyüşlerin sizlere noradrenalin, adrenalin, endorfin hormonlarını aktive etmenizde destek sağlamasına izin verin.
Uyku saatinizi düzenli hale getirin.
Kahve tüketiminizde abartıya kaçmayın, aşırı kahve içmenin kalp atışındaki hızlanmayı ve anksiyeteyi tetiklediğini unutmayın.
Mutluluğu hedeflemeyin, mutluluğu uygulayın. Yapmakta olduğunuz her işte mutluluğu ve huzuru deneyimleyin. Aceleci davranmayın. Her andan keyif almayı öğrenmeyi başarın.