Dünyada 10 milyondan fazla insan kronik yorgunluk sendromu yaşıyor. Kesin bir tedavisi olmayan sendromun şifreleri şifrelerini çözmek adına Amerika Jackson Laboratuvarı’nda kendi adını taşıyan laboratuvarında sürdüren Prof. Dr. Derya Unutmaz ve ekibi yeni bir çalışma başlattı. Amerika Ulusal Sağlık Enstitüleri’nin verdiği destekle finanse edilen araştırmanın amacı ise bu hastalığı doğru teşhis eden bir kit oluşturmak ve doğru ilaçların hastalara ulaşmasını sağlamak.
Ağrı var, virüs yok
Kronik yorgunluk sendromu dendiğinde insanların bunu ciddiye almadıklarını ve “Ben de her gün yorgunum, o zaman bende de kronik yorgunluk sendromu var” dediklerini dile getiren Prof. Dr. Unutmaz, “Ama bu, gerçekten yorgunluğun ötesinde bir sorun.
Şöyle düşünün virüs yok ama vücudunuzda kas ağrısı var, baş ağrısı var, uyku sorunları yaşıyorsunuz, gripten sonra oluşan yorgunluk gibi bir yorgunluk var. Hastalık belirtileri var ve bunlar insanları aylarca hatta yıllarca yatağa düşürebiliyor” diyor. Bazılarını intihara kadar götüren bu sendromun teşhisine ilişkin sıkıntılar yaşandığına dikkat çeken Unutmaz, şunları dedi:
“Doktora gidip ‘Bende bir sorun var, bulur musunuz?’ dediklerinde testlerde hiçbir şey çıkmıyor. Bu kez de ‘Senin psikolojik sorunlarından dolayı böyledir depresyondasın’ diyerek gönderiliyorlar. Bu yaklaşımlar da hastalarda büyük sıkıntılara neden oluyor. Hasta da kendi kendine ‘Ben hasta değilim ama öyle düşünüyorum’ diyerek daha da kötüye gidebiliyor. Bu insanlar büyük ızdırap içindeler. Bire bir tanıdığım insanlar var. Maraton koşan genç bir insan bir viral hastalık geçirdi ve ondan sonra yatağa düştü. Kendinizi bu durumda düşünün.”
Bağışıklık inceleniyor
Bu hastalığın bir viral hastalık sonucunda kişinin bağışıklık sisteminde bir bozulmaya neden olduğu yönündeki bir hipotezle birlikte 6-7 yıl önce bu alanda çalışmalara başladığını söyleyen Prof. Dr. Unutmaz, yaptıkları çalışmaları şöyle anlattı:
“Örneğin kişi grip geçiriyor ve bağışıklık sistemi bozuluyor. Virüs gitmiş olsa bile bağışıklık sistemi sanki bu virüs varmış gibi teyakkuza geçiyor. Bu hipotez ilginç geldi ve araştırmaya başladık. 20-30 kişilik bir hasta grubunun kanlarını inceledik, bağışıklık sistemi parametrelerini analiz ettik ve gördük ki bu kişilerin bağışıklık sistemlerinin tamamen bozulduğunu hatta bazı hastalarda HIV ile enfekte olmuş kişilerde görülen bozukluk olduğunu gördük. Jackson Laboratuvarı’nda çalışmalara başladık ve Amerika Ulusal Sağlık Enstitüsü’ne başvurduk. Bu kez 200 kişilik bir grubun hem kan hem de dışkı örneklerini incelemeye başladık. Kronik yorgunluk sendromu denilen hastalığın neden başladığını bilmiyoruz. Ama bulduğumuz bulgular bize bağırsaklarda bulunan mikrobiyom deniler bakterilerin bozukluğuna işaret etti. Bakterilerin bağışıklık sistemine etkileri ve hastalıklar üzerindeki rolünü inceledik. Amacımız araştırma grubunu gruplara ayırmak ve neden hasta olduklarını, bağışıklık sistemlerindeki bozuklukların ne olduğunu tespit etmek.”
Başka hastalıklara da fayda sağlayacak
Prof. Dr. Yorulmaz’ın dikkat çektiği başka bir nokta ise bu araştırmaların birçok hastalığın tedavisine de fayda sağlayacağı. Prof. Dr. Yorulmaz, “Buradan bulacağımız buluşların diğer kronik hastalıklara da etkisi olacağını düşünüyoruz. Sonuçta biyolojimiz birbiriyle ilişkili. Mesel HIV ile yaptığımız birçok araştırmalar bugün kanser tedavisiyle çok ilişkili. 20 küsur yıl önce HIV virüsünü değiştirerek geliştirdiğimiz bir teknik kanser immünoterapisinde kullanılıyor” dedi.
Hem teşhis hem tedavi
Araştırmanın iki amacının olduğunu dile getiren Prof. Dr. Derya Unutmaz, “Laboratuvarda teşhis koyabileceğimiz paremetreler geliştirmek, metabolik bazı paremetrelerini de ekleyerek yapay zeka sistemlerini kullanan bir panel geliştirmek ve bu panelle yeni bir teşhis metodu oluşturmak istiyoruz. İkinci amacımız ise bu hastalığın sebeplerini ve metabolizmalarını anlarsak o da bize tedavi yollarını açmış olacak. Hastaların belli gruplarında belki de diyetle yediğimiz yiyecekleri değiştirerek bile bu mümkün olabilecek. Başka bir strateji ise bağışıklık sisteminin fazla aktif olmasını azaltacak yöntemler olabilir. Nerede bir bozukluk varsa onu anlarsak o zaman buna göre spesifik olarak tedaviler geliştirebiliriz” dedi.
Türkiye’de de oldukça yüksek
Vücudun bu hastalıkta herhangi bir tehdit olmamasına rağmen “varmış gibi” zannedip alarma geçtiğini ve bunun yıllarca devam ettiğinin altını çizen Prof. Dr. Derya Unutmaz, “Dünyada ortalama 10 milyondan fazla insan bu dertten muzdarip. ABD’de tahmini 1-2 milyon arasında. Türkiye’de de oldukça yüksek olduğunu düşünüyorum. Ama çoğu insan hasta olduğunu bilmiyor ya da ‘Sen tembelsin, depresyondasın’ diyerek tenkit edileceklerini düşündükleri için çekiniyorlar. Türkiye’den de, ‘Sizin böyle bir çalışmanız var, benim de böyle böyle semptomlarım var ama hiçbir doktor bana çare bulamıyor, bir şeyin yok diyerek gönderiyorlar’ diye mesajlar alıyorum. Yine bu hastalık kadınlarda daha çok görülüyor. Bu da kadınların bağışıklık sistemlerinin çok daha aktif kullanmalarından” diye konuştu.