1-Duygularınızın farkında olun
Öncelikle çocuğa bakım veren yetişkinin kendi duygularını fark etmesi çok önemli. Kendi korkularınız ile çocuğunuzun korkuları bazen iç içe geçebiliyor. Buralarda kendinize dönüp bakmak, bir yetişkin olarak kendi içinizdeki korkularla, zorluklarla mücadele edip edemediğinizi fark etmeniz büyük önem taşıyor. İçeriden gelen zorluklarınızı fark etmek, yaşanılan zorluğa karşı çözüm yolu aramanızı kolaylaştıracaktır. Yoğun korku, uyku düzeninde bozulma, kaçınma davranışları, tedirginliğin yarattığı öfke duygusu gibi başedemediğiniz durumlarda bireysel destek almayı ihmal etmeyin.
2-Korkutan senaryolar üretmekten kaçının
Virüsten korunmanın mümkün olduğunu anlatın ve korkutan senaryolar üretmekten kaçının. Korunma yollarının neler olduğunu konuşmak, bunu öncelikle ev içerisinde ve güvendiği ortamda çocuğun deneyimlemesini sağlamak gerekiyor. Eller yıkanırken birlikte 20’ye kadar sayıp, çocuğunuzun yaşına göre komik şarkılar söyleyerek süreci eğlenceli hale getirebilirsiniz. Daha küçük bebeklerde maskeleri bir oyun alanına çevirmek uyumlanmayı kolaylaştıracaktır. En eski basit oyun olan ”ce eee” oyununu maskeniz takılıyken bebeklerinizle oynayarak, maskeyi sevilebilir hale getirmeyi deneyebilirsiniz.
3-Bir günü veya haftayı planlayın
Buradaki en önemli ipucu önceden konuşabilmek. Çocukları gidilecek yer, yapılacak iş ya da karşılaşılacak olası durumlar ile ilgili bilgilendirmek ve olası sorunlara karşı plan yapmak hem zamandan kazanım sağlar hem de süreç içerisindeki gerilimi azaltır. Önceden yapılan hazırlıklarda çocuk bir karmaşanın içine düşmez, zihninde bu hazırlığın oluşturduğu, durmak, düşünmek ve yapmak adımlarına yol açılmış olur. Bunları evinizde müsait olduğunuz bir zamanda çocuğunuzla konuşmanız, aynı günün sabahında da bir ödevi tekrar kontrol eder gibi konuştuklarınızı yeniden birlikte gözden geçirmeniz faydalı olacaktır.
4-Duygularını oyunlarla ifade etmesini sağlayın
Çocuklarınızın korktuğu ya da üzüldüğü durumları bir oyun haline getirerek bu duygusuyla baş edebilmesine ve yeni durumlara uyum sağlamasına yardımcı olabilirsiniz. Oyunu siz başlatın ancak oyunun akışında çocuğa müdahale etmeden, sadece merak duygusuyla onun süreci nasıl devam ettirdiğine bakın, merak duygusu ile çocuğa sorular sorun ve onun sizi yönlendirmesine izin verin. Aynı şekilde zorlandığı duyguya dair kağıda çizimler yaptırıp bunun üzerinden konuşabilir, hissettiği duyguyu kağıda ve resimlere yansıtmasını sağlayarak yardımcı olabilirsiniz.
5-İhtiyaca odaklanın
Beklenmedik ve istenmeyen değişimler çocukları zorlayabiliyor. Böyle durumlarda sıklıkla çocukların kendilerini bedenleri üzerinden ifade ettiklerini görüyoruz. Yani, çocuk dışarıdan bakıldığında anlaşılmayan ama içeriden onu rahatsız eden, üzen duyguların işgalinde olduğunda bunu dışarıya davranışları ile gösteriyor. Ağlıyor, bağırıyor, vuruyor,kaçıp saklanıyor,susup küsüyor ve belki başka bir sürü davranışın dışa vurulma hali. Böyle anlarda davranışa odaklanmamak, şu anda çocuğumun neye ihtiyacı var diyebilmek ve duygusunu fark etmek önemli. Bu duyguda kalabilmek,bu duygusunu ona yansıtabilmek ,onu anladığınızı hissetmesini ve bir parça rahatlamasını sağlayacaktır.
6-Hareketi hayatınıza katın
Olumsuz duygular bedende biriken ve serbest bırakılması gereken enerjiler gibidir. Olumsuz duygulanımların bedende yarattığı kısıtlanma ve engellenme hissini rahatlatmak için, çocuk yogası, ritimli danslar, boğuşma oyunları, küçük yürüyüşler ya da koşular gibi hareketi dışa vurabileceğiniz etkinliklere yönelmeniz, bunları çocuklarınızla birlikte yapmanız normalleşme süreci içerisinde rahatlamalarını sağlayacaktır.