Antalya’da 13 yaşındaki engelli kız çocuğunun mevtinde ‘ihmal’ kuşkusu

Antalya’da yaşayan 13 yaşındaki bedensel engelli Zeynep Sükeyna Fidancı, omurilik ameliyatı sonrasında meskende tedavi gördüğü sırada 21 Aralık’ta şiddetli baş ağrısı nedeniyle rahatsızlandı.

İstanbul’daki hekimleriyle görüşmesi sonucunda ağrı kesici kullanıp, 24 saat sonra şikayetleri geçmeyince ambulansla Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Acil Servisi’ne götürülen Fidancı, teze nazaran yer olmadığı gerekçesiyle kabul edilmedi.

Kan testi istendi, konuta gönderildi

Ailesi, Zeynep Sükeyna Fidancı’yı kendi imkanlarıyla meskene götürdü.

Zeynep Sükeyna ve ailesi, 23 Aralık’ta da özel hastanede misyonlu Prof. Dr. M.A.’ya muayeneye gitti.

Doktora, “Ellerim uyuşuk, çift görüyorum. Başımın içerisinde gözlerim dışarıya ittiriliyor. Çok şiddetli baş ağrım var.” diyen Fidancı, MR ve kan testi istenip saat 20.00 sıralarında meskene gönderildi.

56 dakika kalp masajı yapıldı

Saat 21.00 sıralarında kalbi duran Zeynep Sükeyna Fidancı’ya, konutta 56 dakika kalp masajı yapıldı.

Ambulansla Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Acil Servisi’ne getirilen Fidancı, baş içi basıncın beyinciğe baskı yapmasıyla teneffüsü durunca acil ameliyata alındı.

Entübe biçimde 8 gün ağır bakımda kalan Fidancı’nın beyin mevti gerçekleşti.

Aile, hekimlerden şikayetçi oldu

Ailesi de kızlarının organlarını bağışladı.

Zeynep’in organları 6 şahsa can, 2 şahsa ışık oldu.

Zeynep Sükeyna Fidancı’nın babası Hamza Fidancı, Antalya Adliyesi’ne giderek Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Acil Servisi’nde vazifeli hekimler ile özel hastanede vazife yapan Prof. Dr. M.A. hakkında şikayetçi oldu.

“Yer yok dediler “

Hamza Fidancı, basına yaptığı açıklamada, “Ayın 22’sinde baş ağrısı nedeniyle ambulansla Akdeniz Üniversitesi Çocuk Acil Kısmı’na geldik. Çocuğum yürüme engelliydi ve skolyoz ameliyatı oldu. Omurgası eksiksiz açıktı. Ambulansla gelmemize karşın bizi kabul etmediler ve ‘yer yok’ dediler. Bizi geri gönderdiler. O akşam meskene geçerek çocuğumuzu özel hastanede tedavi ettirmek istedik. 23 Aralık’ta çocuğumuzu kendi imkanlarımızla özel hastaneye götürdük.” dedi.

“Gece sorun yaşarsak ne yapalım?” diye sordu

Özel hastanede muayene oldukları sırada Zeynep’in rahatsızlıklarını tek tek doktora anlattığını belirten Hamza Fidancı, “Kızımın başında şant vardı. ‘Şant ile ilgili bir sorun olur mu’ diye sorduğumuzda, tabip şantı eliyle denetim edip ‘Şant ile ilgili bir sorun yok. Şant vazifesini yapıyor. MR ve kan analizi alalım. Enfeksiyon olabilir. Tam kapsamlı kan analizi alalım’ dedi. Ben de ‘Gece sorun yaşarsak ne yapalım’ diye sordum.

“Solunumu ve kalbi durdu”

‘Hastaneye başvurursunuz’ deyip bizi meskene gönderdiler. O sırada MR ve kan analizini verdik. 20.00 sıralarında hastanedeki süreçlerimiz bitti. Sonrasında meskene geçtik. 21.20 sıralarında çocuğumuzun meskende teneffüsü ve kalbi durdu. Karşı komşum acil hekimiydi, ondan yardım istedik. 56 dakika kalp masajı yapıldı.” diye konuştu.

“Acımızı içimize gömüp karar verdik”

Sonra ambulansla Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’ne gittiklerini anlatan Fidancı, “Hemen tomografiye alıp baş içi basıncın arttığını ve basıncın beyinciğe baskı yapıp, teneffüsü durdurduğunu söylediler. Gece ameliyata aldılar. İkinci bir şant taktılar lakin çocuğum kurtulmadı. Tedavi olmak için ölmek mi gerekiyor? Bir gün evvel öncelikleri olmasına karşın sağ gelmiş, kabul etmemişsiniz. Sonraki süreçte 8 gün entübe yaşadı çocuk ve beyin vefatının gerçekleştiğini söylediler. 24 saat sonra organ bağışı kararı aldık. Acımızı içimize gömüp karar verdik.” dedi.

“Zeynep de bir candı”

İhmal nedeniyle kızlarının hayatını kaybettiğini sav eden ve avukatıyla savcılığa hata duyurusunda bulunduğunu açıklayan Fidancı, “Zeynep, 8 can kurtardı diye haberler yapıldı ancak Zeynep de bir candı. Zeynep’in canı için kimse hiçbir şey yapmadı. Çocuk 2 gün boyunca bu kurumlara başvurup bir tedavi istedi ama çok üzgünüm karşılığını alamadı. Vefat etti.” diye konuştu.

“Sonun başlangıcı oldu”

Fidancı ailesinin avukatı Abdullah İlkkahraman ise “Süreçle ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Mevcut belgede hekimlerin ihtimam yükümlülüğü denilen konuyla alakalı bir MR ve test sonucu beklenmeden, denetim edilmeden çocuğun o gün taburcu edilmesi bizce mevcut sonun başlangıcı olmuştur.

İki hastaneden de açıklama yok

Hiçbir canın kolay kazanılmadığı, kolay yetiştirilmediği üzere ihmali yahut kasti durumlarla sonlandırılmasında bir tesiri varsa cumhuriyet başsavcılığı muhakkak titiz bir formda soruşturmasını ortaya çıkaracaktır. Kasti yahut ihmali hareketlerde bulunanlar hakkında dava açılacaktır.” diye konuştu.

Her iki hastaneden de mevzuya ait şimdi açıklama yapılmadı.